Ismail’in hayalini kurduğu oyun… (Mehmet Demirkol)
Sahanın her alanında kesin bir üstünlük. Özellikle iki kanatta 4 hızlı oyuncuyla Caner ve Salih’in yalnızlığı ve ağırlığından çok iyi yararlanan bir Beşiktaş. Maçın başından itibaren yıpratıcı bir baskı kurdular. Akın yönünü olağanüstü iyi değiştirdiler. 2. golde bütün sahayı kat eden direkt hızlı çıkış herhalde Ismael’in hayalini kurduğu tehditkar baskın oyunun ideal bir gösterisi oldu.
Bu tip bir baskı ve tempo oyununa Karagümrük kadrosunun da oyun anlayışının da cevap vermesine olanak yoktu. Kadrodaki en sert oyuncu rakip santrfor kadar baskı yapamıyorsa olmaz. Beşiktaş ilk yarıda yüzde 87 pas isabetine çıktı ki, bunda Salih ve Gedson’un rolü büyük. Ve direkt oynamaya çalışan bir takım için bu harika. Ghezzal’ın yokluğunda yapılması gereken de buydu. Bazı oyuncular var ki onların yerini dolduracak birilerini aramak yerine oyunu değiştirmeniz gerekiyor. İsmael de sanırım bunu yaptı.
Pirlo köklü değişiklikler yapmaları
Salih Uçan’ın Pirlo tarafından bu kadar rahat bırakılması da işe çok yaradı. Pirlo çok düşük tempoda kalan takımında köklü değişiklikler yapmak zorunda. Bu ligi bu fizik ve tempoyla istediği yerde tamamlaması, hatta tamamlaması zor. Ancak 3-1’den sonra işler biraz değişti. Beşiktaş son dakikada 4-1’i bulsa da, son 30 dakikada zorlandı. İsmael değişiklik yapmadı. Takım yoruldu. Oyunu yavaşlatacak bir pas oyunu planı da yok. Jimmy Durmaz, Salih’e yakın oynayınca pas bağlantılarını da belli oranda kopardı. İlk 60 dakika mükemmel. Ama Beşiktaş oyunu ve skoru tutmayı öğrenmeli.
Ezip geçtiler (Cem Dizdar)
Türkiye’de futbolun gelişememesinin nedenlerinden biri de, ‘Rakipsizlik’tir. Karagümrük oyunda uzun süre o kadar yoktu ki, Beşiktaş mı ‘Döktürüyor’ rakip mi ‘Yok hükmü’ndeydi ayırt etmek zordu! Beşiktaş soldan, N’Koudou üzerinden yürüdükçe Karagümrük teğellenmiş gibi söküldü. Oysa sol bek Caner’in yerleştiği koridor da o kadar verimliydi. Ancak ‘Orta sever’ ülkenin en bildik ‘Orta açıcısı ’Caner’in üzerinden yüklemediler değil ama direklere takılıp durdular. Yine de ilk golü yine o koridordan buldular.
Ülkenin büyük şöhretlerinden Diagne’yi de ilk devre sadece hakeme itiraz anlarında görmüş olmamız futbolun ’Transfer’le özdeş tutulduğu ülkede durumumuzun özeti olsa gerek! İkinci devre, ilk devre bitirilmiş işin devamı olarak geçecekti ki, ‘Sıradan’ı baştacı etme konusunda pek mahir olan ülke genetiği devreye girdi! Diagne ülke yıldızı Caner’in (!) kornerden gelen topuna ayak koyup golü attı.
Böylece maçı anlatan arkadaşın Caner’i ’Tam bir duran top ustası’ diye tanımlaması da anlam kazanmış oldu! Golden sonra maç koptu! Orta sahanın olmadığı, topu alanın gittiği ya da uzun vurup ortalığı karıştığı, ‘İyi bir gösteri’ye dönüştü maç. Bu arada yardımcı hakem Hakan Yemişken, VAR’dan önce incecik ofsaytlar yakaladı durdu! Elbette takdirname beklemiyordur ancak ‘Yasin Kol’un başına gelen kısa sür sonra onun da başına gelir mi?’ diye düşünmeden edemiyor insan.
Can havliyle savundular
Beşiktaş’ın uzun süre ezip geçtiği bir maçtı. Rahat rahat oyun kurup, rahatça oynadılar. Topu da kullandılar, alanları da. Ancak 65’ten sonra anlaşılmaz biçimde onlar da kayboldu! Weghorst ileride yapayalnız kaldı. Karagümrük’ün plansız hücumları kolayca savuşturulduysa da topu ön alana efektif biçimde taşıyamadılar. Çünkü 3-1 öndeki takım rakibini son 30 metrede karşılamaya yeminli gibiydi.
Karagümrük şuursuzca yüklenirken Beşiktaş da can havliyle savundu ceza alanını! Yine de bir son dakika golü bulmayı bildiler. Skora rağmen kendine güvenli bir ‘Tasarım oyunu’’ oynayamadı Beşiktaş. Kısaca, skora rağmen gelecek için ‘Belirsizlik’ hali sürüp gitti.
Hataları tekrarlamadı (Ali Ece)
Newcastle- Manchester City maçında Saint-Maximin’in kanat forvetlik şovunu izlerken zamanında N’Koudou’nun ne kadar büyük beklentilerle İngiltere Premier Lig’e gittiğini hatırladım. Ham yetenek sizi en üst seviyeye taşıyabiliyor ama o yeteneği geliştiremeyince en üst seviyede kalıcı olamıyorsunuz. Karagümrük maçında; N’Koudou, Rosier, Salih ve Gedson kendilerini genç yaşlarda Avrupa’nın en başarılı liglerine taşıyan yeteneklerini sergilediler.
Rosier’nin önünde Ghezzal yokken doğal olarak ikinci bir forvet gibi oynayan Muleka’nın açtığı alanları Rosier çok iyi işledi, adeta iki kişilik hem sağ bek hem de sağ açık olarak oynadı. Gol perdesini Weghorst açarken, Rosier asistinde Hollandalı kuleyi en verimli vurabileceği şekilde topla buluşturdu. Alanya deplasmanında ilk 45’te sahanın en iyileri olan Salih ve N’Koudou ikinci golde Türkiye Ligi ölçeğinde De Bruyne diyagonal pasında Saint-Maximin nasıl gol atardı senaryosunu gerçekleştirdiler.
90 dakikaya yayabilirse…
Zaten Valerien Ismael hoca geldiğinden beri Beşiktaş duran topları çok etkili kullanıyor. Bu kez hoca Alanyaspor maçında yaptığı hataları tekrarlamadı. Özellikle son bölümde Gedson, sakinleştirici, oyunu demleyen top kullanımı ile tempoyu Beşiktaş lehine ayarlamayı başardı. Sıra yönetimde, merkez orta saha ve sağ stopere doğru takviyeler ile bu oyun daha da geliştirilip 90 dakikaya yayarak daha etkili olunabilir.
Bu tip bir baskı ve tempo oyununa Karagümrük kadrosunun da oyun anlayışının da cevap vermesine olanak yoktu. Kadrodaki en sert oyuncu rakip santrfor kadar baskı yapamıyorsa olmaz. Beşiktaş ilk yarıda yüzde 87 pas isabetine çıktı ki, bunda Salih ve Gedson’un rolü büyük. Ve direkt oynamaya çalışan bir takım için bu harika. Ghezzal’ın yokluğunda yapılması gereken de buydu. Bazı oyuncular var ki onların yerini dolduracak birilerini aramak yerine oyunu değiştirmeniz gerekiyor. İsmael de sanırım bunu yaptı.
Pirlo köklü değişiklikler yapmaları
Salih Uçan’ın Pirlo tarafından bu kadar rahat bırakılması da işe çok yaradı. Pirlo çok düşük tempoda kalan takımında köklü değişiklikler yapmak zorunda. Bu ligi bu fizik ve tempoyla istediği yerde tamamlaması, hatta tamamlaması zor. Ancak 3-1’den sonra işler biraz değişti. Beşiktaş son dakikada 4-1’i bulsa da, son 30 dakikada zorlandı. İsmael değişiklik yapmadı. Takım yoruldu. Oyunu yavaşlatacak bir pas oyunu planı da yok. Jimmy Durmaz, Salih’e yakın oynayınca pas bağlantılarını da belli oranda kopardı. İlk 60 dakika mükemmel. Ama Beşiktaş oyunu ve skoru tutmayı öğrenmeli.
Ezip geçtiler (Cem Dizdar)
Türkiye’de futbolun gelişememesinin nedenlerinden biri de, ‘Rakipsizlik’tir. Karagümrük oyunda uzun süre o kadar yoktu ki, Beşiktaş mı ‘Döktürüyor’ rakip mi ‘Yok hükmü’ndeydi ayırt etmek zordu! Beşiktaş soldan, N’Koudou üzerinden yürüdükçe Karagümrük teğellenmiş gibi söküldü. Oysa sol bek Caner’in yerleştiği koridor da o kadar verimliydi. Ancak ‘Orta sever’ ülkenin en bildik ‘Orta açıcısı ’Caner’in üzerinden yüklemediler değil ama direklere takılıp durdular. Yine de ilk golü yine o koridordan buldular.
Ülkenin büyük şöhretlerinden Diagne’yi de ilk devre sadece hakeme itiraz anlarında görmüş olmamız futbolun ’Transfer’le özdeş tutulduğu ülkede durumumuzun özeti olsa gerek! İkinci devre, ilk devre bitirilmiş işin devamı olarak geçecekti ki, ‘Sıradan’ı baştacı etme konusunda pek mahir olan ülke genetiği devreye girdi! Diagne ülke yıldızı Caner’in (!) kornerden gelen topuna ayak koyup golü attı.
Böylece maçı anlatan arkadaşın Caner’i ’Tam bir duran top ustası’ diye tanımlaması da anlam kazanmış oldu! Golden sonra maç koptu! Orta sahanın olmadığı, topu alanın gittiği ya da uzun vurup ortalığı karıştığı, ‘İyi bir gösteri’ye dönüştü maç. Bu arada yardımcı hakem Hakan Yemişken, VAR’dan önce incecik ofsaytlar yakaladı durdu! Elbette takdirname beklemiyordur ancak ‘Yasin Kol’un başına gelen kısa sür sonra onun da başına gelir mi?’ diye düşünmeden edemiyor insan.
Can havliyle savundular
Beşiktaş’ın uzun süre ezip geçtiği bir maçtı. Rahat rahat oyun kurup, rahatça oynadılar. Topu da kullandılar, alanları da. Ancak 65’ten sonra anlaşılmaz biçimde onlar da kayboldu! Weghorst ileride yapayalnız kaldı. Karagümrük’ün plansız hücumları kolayca savuşturulduysa da topu ön alana efektif biçimde taşıyamadılar. Çünkü 3-1 öndeki takım rakibini son 30 metrede karşılamaya yeminli gibiydi.
Karagümrük şuursuzca yüklenirken Beşiktaş da can havliyle savundu ceza alanını! Yine de bir son dakika golü bulmayı bildiler. Skora rağmen kendine güvenli bir ‘Tasarım oyunu’’ oynayamadı Beşiktaş. Kısaca, skora rağmen gelecek için ‘Belirsizlik’ hali sürüp gitti.
Hataları tekrarlamadı (Ali Ece)
Newcastle- Manchester City maçında Saint-Maximin’in kanat forvetlik şovunu izlerken zamanında N’Koudou’nun ne kadar büyük beklentilerle İngiltere Premier Lig’e gittiğini hatırladım. Ham yetenek sizi en üst seviyeye taşıyabiliyor ama o yeteneği geliştiremeyince en üst seviyede kalıcı olamıyorsunuz. Karagümrük maçında; N’Koudou, Rosier, Salih ve Gedson kendilerini genç yaşlarda Avrupa’nın en başarılı liglerine taşıyan yeteneklerini sergilediler.
Rosier’nin önünde Ghezzal yokken doğal olarak ikinci bir forvet gibi oynayan Muleka’nın açtığı alanları Rosier çok iyi işledi, adeta iki kişilik hem sağ bek hem de sağ açık olarak oynadı. Gol perdesini Weghorst açarken, Rosier asistinde Hollandalı kuleyi en verimli vurabileceği şekilde topla buluşturdu. Alanya deplasmanında ilk 45’te sahanın en iyileri olan Salih ve N’Koudou ikinci golde Türkiye Ligi ölçeğinde De Bruyne diyagonal pasında Saint-Maximin nasıl gol atardı senaryosunu gerçekleştirdiler.
90 dakikaya yayabilirse…
Zaten Valerien Ismael hoca geldiğinden beri Beşiktaş duran topları çok etkili kullanıyor. Bu kez hoca Alanyaspor maçında yaptığı hataları tekrarlamadı. Özellikle son bölümde Gedson, sakinleştirici, oyunu demleyen top kullanımı ile tempoyu Beşiktaş lehine ayarlamayı başardı. Sıra yönetimde, merkez orta saha ve sağ stopere doğru takviyeler ile bu oyun daha da geliştirilip 90 dakikaya yayarak daha etkili olunabilir.