Dünya futboluna hızlı bir giriş yapan fakat beklentilerin altında kalan kariyeri ile beklenenden erken futbol dünyasını terk eden Freddy Adu, uzun bir süredir kendisinden ses çıkmazken özel bir röportaj ile yaşananları paylaştı. 13 Ekim 2018 akşamı futbol sahasındaki son dakikalarını geride bırakan Adu; şu anda yaptıklarını, geçmişte yaşadıklarını ve gelecek planlarını SPORTbible’a anlattı.
ABD ile değişen hayat
Adu, 2 Haziran 1989’da Gana’nın liman kenti Tema’da doğup büyümüştü. 8 yaşındayken ailesinin kazandığı Green Card ile ABD’ye taşındılar ve burada hayatı değişmeye başladı.
Gana’da kendinden yaşça üç kat büyüklerle futbol oynayan Adu, ABD’ye taşındıktan kısa bir süre sonra yerel bir futbol antrenörü tarafından keşfedildi ve kendinden yine yaşça büyük oyuncularla sahaya çıkmaya başladı. Adu, Potomac/Maryland’de özel bir okul olan The Heights School’a gitti.
ABD Olimpiyat Geliştirme Programı kapsamında 14 yaş altı bir turnuvada Juventus, Lazio gibi ekiplere karşı mücadele ederken takımı turnuvayı kazandı, Freddy Adu ise gol kralı ve turnuvanın en değerli oyuncusu oldu.
‘Yeni Pele’ olarak ünlendi
Adu, 14 yaşında DC United ile resmi sözleşme imzalamadan önce futbol dünyasında ‘Yeni Pele’ olarak anılıyordu. Ocak 2004’te draftın ilk sırasında seçilince ABD’de profesyonel sözleşme imzalayan en genç oyuncu oldu. Üç ay sonra forma giyen en genç oyuncu oldu. 17 Nisan’da kenardan gelerek topu ağlara gönderdi ve MLS tarihinde gol atan en genç oyuncu olmayı başardı.
1 milyon Dolar’lık anlaşma
Freddy Adu, Sports Illustrated’ın kapağında yer alıp DC United’a transfer olan Adu, 13 yaşında da Nike ile 1 milyon Dolar’lık sponsorluk anlaşması imzalamıştı. 2005’te FIFPRO Yılın Genç Oyuncusu ödülüne aday gösterilirken 2006’da Manchester United tarafından denendi. Sonrasında ise işler istenildiği gibi gitmedi. Freddy Adu, kariyerinde beklenen o patlamayı bir türlü gerçekleştiremedi.
Yaşadıklarını anlattı
13 Ekim 2018 akşamından bu yana Freddy Adu, profesyonel olarak sahaya çıkmadı. SPORTbible’dan Jack Kanmare, ABD’li oyuncu ile iletişime geçti. Daha sonra ülkesinde Maryland’de bulunan Adu’nun geri dönüşü ile Zoom üzerinden bir röportaj gerçekleştirildi.
‘Henüz emekli olmadım’
Geriye dönüp bakıldığında Freddy Adu, çok şey yaşamış durumda. 33 yaşında birine göre çok daha olgun söylemlerde bulunduğu belirtilen ABD’li oyuncu; röportajın başında, “Teknik olarak henüz emekli olmadım. Oyuna olan sevgimi kaybettikten sonra birkaç yıl ara verdim. İnanır mısınız bilmem ama tekrar sahaya çıkıp oynamayı düşünüyorum. Hala oldukça gencim” dedi.
‘Ailemle ilgileniyorum’
17 yıl gibi bir sürede Türkiye de dahil olmak üzere 9 farklı ülkede 15 kulüpte oynayan Adu, büyüğü yer olan Maryland’e dönmüş durumda. Buradaki yaşamı ile ilgili konuşan Adu, “Artık ailemle ilgileniyorum. Pek çok insan bilmiyor ama annem, bu yıl bir ameliyat geçirdi. Bizim için oldukça anlamlıydı. Onunla ilgileniyorum” ifadelerini kullandı.
Annesine çok şey borçlu
Freddy’nin annesi Emelia, kendisi için büyük önem taşıyor. 1997’de Adu’nun ailesi Green Card kazanarak ABD’ye geldiğinde Emelia, iki tam zamanlı işte çalışıyordu. Ailenin geçimi adına büyük uğraş veren Emelia, sabah 5’te uyanıp bir restoranda 8 saat çalıştıktan sonra akşamları da bir ofiste 8 saat mesai yapıyordu. Bu sıralarda Adu da futbol yetenekleriyle fark yaratıyordu.
Potomac Cougars’ın eski antrenörlerinden Jim Escobar, büyük bir cevher bulduğunu düşünüyordu. Cougars’ın o zamanki menajeri Arnold Tarzy, hiç böyle bir oyuncuyla karşılaşmadığını söyledi.
Emelia, oğlunu ne pahasına olursa olsun korumaya çalıştı. Adu’nun ailesiyle bir görüşme için Maryland’e temsilci gönderen ve 750 bin Dolar’a yükselen 250 bin Dolar’lık bir teklif sunan Inter gibi birçok takım aklını karıştırsa da Adu, satılık değildi.
Annesi Emelia, oğlunun eğitim almasını istiyordu. Liseden erken mezun olabilmesini sağlayan IMG Akademisi’nde hızlı bir program aldı.
Reklam anlaşmaları yağıyordu
13 yaşında Freddy Adu, Nike ile 1 milyon Dolar’lık anlaşma imzalamış ve 14 yaşında MLS’in en çok kazanan oyuncusu olmuştu. Yıllık 500 bin Dolar’lık sözleşme o zamanlar için MLS’te oldukça astronomikti. Nike’ın başkanı Phil Knight; Adu’nun Michael Jordan, Tiger Woods ve LeBron James gibi isimlerden daha fazlasını başarma potansiyeli olduğunu belirtmişti.
Bu anlaşmaları Pepsi ile olan da dahil olmak üzere bir dizi sponsorluk anlaşması izledi. Bu anlaşmalar kapsamında da Adu’nun Pele ile çekildiği ikonik fotoğraf doğdu. Adu, o günü de çok iyi şekilde hatırlıyor:
‘Arkamı döndüğümde Pele’yi gördüm’
“Bradenton’da akademideydik ve bir reklam filmi çekimi vardı. Topla hareketler yapıyordum. Kameralar beni takip ediyordu. Aniden biri omzuma dokundu. Çekim ekibinden biri olduğunu düşündüm ama arkamı döndüğümde Pele’yi gördüm. Vay canına! ‘Pele neden burada?’ diye düşündüm. O fotoğraflar orada çekildi. Hayatımın en harika anlarından biriydi. Benim için Pele, sporumuzdaki Michael Jordan’dı. O anı asla unutmayacağım. O zamanlar daha 14 yaşındaydım. Çok havalıydı”
Pele’den övgü
Reklam çekimi tamamlandıktan sonra Pele, Adu’nun sol ayağını överken onu Mozart’a benzetti ve “Tanrı, Freddy’ye futbol oynama armağınını verdi. Mental ve fiziksel olarak hazır olduğunda kimse onu durduramaz” dedi fakat uyarılarda da bulunmayı ihmal etmedi: “Şimdi işler daha da zorlaşacak. Antrenörler beklenti içinde olacak. Taraftarlar daha fazlasını isteyecek. İyi bir sözleşme yapacaksın ve reklamlar çekeceksin. İnsanların baskısı artacak. O yüzden şimdi daha dikkatli olma zamanı”
Baskı hissediyor muydu?
Adu, 14 yaşında MLS’te oynamaya hazırlanırken baskı hissedip hissetmediğine ilişkin soruya, “Oynadığım için çok mutluydum. Sanırım o zamanlar daha saf düşüncelere sahiptim. O yaşta profesyonel olduğum için çok mutluydum. Bundan keyif alıyordum. Bunu gerçekten bir baskı olarak düşünmedim. O başlangıç kısmı, dürüst olmak gerekirse bir coşku haliydi. 14 yaşında başarmıştım. Aileme bakıyordum. Hayallerimi gerçekleştiriyordum. İnsanlar ne söylerlerse söylesinler ki asıl mesele buydu. Bazen gerçekçi olmayan beklentiler ortaya koyabiliyorlardı. Bu dünyanın dışında, yapabileceklerinin çok üzerinde… Ama bunu kontrol edemezdim. Tek kontrol edebileceğim şey sadece hedeflerime ulaşmaya çalışmaktı” cevabını verdi.
Beklentiler yükseldi
Adu, ABD’de profesyonel sözleşme imzalayan en genç oyuncu olduktan sonra ilgi çok arttı. DC United’ın 10 bin düzeyindeki seyirci ortalaması yükseldi. 2004-05 sezonunda San Jose Earthquakes’e karşı oynanan ilk maçta seyirci sayısı en yüksek seviyeye çıktı. RFK Stadyumu’nda 24 bin 603 bilet kısa sürede satıldı. Adu da beklentilerin yükseldiğinin farkına varmıştı:
“Çok gergindim. Çünkü bu durumla birlikte gelen çok fazla beklenti vardı. Her kanalda bu vardı. O zamanlar Amerika’da futbol televizyonda yokken bir anda her kanaldaydı. Herkes futbol hakkında konuşuyordu. Stadyuma girmek için çekilen trafik çok saçmaydı. Sahamız tıklım tıklımdı. Yalan söylemeyeceğim ki gerçekten gergindim”
Sorumluluklar arttı
Saha dışındaki tempo, Freddy’yi bunaltmaya başlamıştı. MLS, her maçtan önce Adu’nun merkezde olmasını isterken Nike de sponsorluk gereği tanıtım çalışmalarını artırıyordu. Gittiği her şehirde taraftarlarla bir araya gelmesi, röportajlar vermesi; Adu için yorucu bir hal almıştı:
‘Üzerimde fazladan baskı oluşturdu’
“14 yaşında ligin en yüksek maaş alan oyuncusu olmak ve Nike ile bu sözleşmeye sahip olmak beraberinde birçok sorumluluk getiriyor. Örneğin, maçlara gittiğimizde takımdan daha erken stadyumda olmam gerekirdi. Çünkü tüm görüşmeleri yapmak durumundaydım. O zamanlar öyle düşünmüyordum ama şimdi… 14 yaşında bir çocuğun bunları yapmak zorunda kalmasını hayal edebiliyor musunuz? Zordu. Çok dikkat dağıtıcıydı. Bunları yapmak, hemen performans sergilemem için üzerimde fazladan baskı oluşturdu. 14 yaşındayken daha çok oyuncu olarak gelişmek için zamanın olur ama bende bu yoktu. ‘Şu anda çıkıp performans sergilemelisin’ gibiydi. Oynamadığım zamanlarda yedek kulübesinde olmak durumundaydım. Oynamadan bu durumda kalmak bir oyuncu olarka gelişmemi engelledi. A takım maçlarını oynayarak daha iyi hale gelebilirsiniz. Antrenman bir şeydir ama oyun süresi elde etmek daha farklı… Oyununuzu bambaşka seviyeye taşıyan da bu”
14 yaşında takıma zorlu adaptasyon
DC United’da Adu’nun takım arkadaşları, kariyerlerinin aşamalarını sağlıklı şekilde geçmiş durumdaydılar ve bazıları babası olabilecek yaştaydı. Bu durumda Adu’nun adaptasyonu da kolay olmadı:
“O kadar gençtim ki takım arkadaşlarımın çoğuyla pek ortak noktam yoktu. Çünkü onların çocukları, eşleri ve bu gibi bir hayatları vardı”
Manchester United macerası
16 yaşındayken Manchester United, Freddy Adu’yu antrenmanlara çıkarmak istedi ve genç oyuncu, Premier Lig deviyle iki hafta geçirdi. O sürece ilişkin konuşan Adu, “Bu bir deneme değildi. Oraya dünyanın en iyi oyuncularının bazılarıyla antrenman yapma fırsatı için gidiyordum. Denemeye gitmedim çünkü daha 16 yaşındaydım ve DC United ile sözleşme imzalamıştım. MLS ile uzun vadeli bir anlaşmam vardı. MLS, beni bırakmaya hazır değilse ki o zamanlar değildiler ve bu bir deneme de değildi” dedi.
O zamanlar Manchester United Menajeri Sir Alex Ferguson, “Freddy, doğru olanı yaptı. Yetenekli bir çocuk. ABD’ye geri dönecek ve biz de onu yakından takip edeceğiz. 18 yaşına geldiğinde bundan sonra neler yapabileceğimizi değerlendirmeye çalışacağız” demişti. Yaşadığı deneyimi de değerlendiren Freddy Adu ise, “United’ın o ortamında nasıl olacağımı görmek istediler. İyi gitti. Oradayken iyi oynadım. O zamanlar çok gençtim. Sir Alex Ferguson, beni takip edeceklerini söyledi.
‘En büyük pişmanlığım…’
Freddy Adu, 2007’de U20 Dünya Kupası’nda ABD ile sergilediği performans sonrası Benfica’ya transfer oldu. Portekiz ekibi, 2 milyon Dolar karşılığında Adu’nun haklarını MLS’ten satın aldı. Fakat kısa bir süre sonra Adu’nun ‘en büyük pişmanlığım’ olarak nitelendirdiği Monaco hamlesi geldi: “Benfica’daki ilk yılımda 3 farklı antrenör ile çalıştım. Bu biraz fazlaydı. Farklı bir takımda oynamanın daha iyi olacağını ve bunun bana daha fazla istikrar sağlayacağını düşündüm ama bunun yanlış bir karar olduğu ortaya çıktı. Benim için en büyük pişmanlık buydu. O zamanlar Monaco’ya gittiğimde dikkatimi toplayacak kadar olgun değildim. Buna karşılık oyunum da büyük zarar gördü. Zaten yeterince iyi oynamadığım için farklı takımlara kiralık gitmek zorunda kalmamın da başlangıcıydı. Kimseyi suçlamıyorum. Bu kararı verdiğim için sadece kendimi suçluyorum. Bunu ben yaptım. Kimse beni buna zorlamadı. Transfer olmaya karar veren bendim”
‘Di Maria’dan iyi oynadım. O kaldı, ben gittim’
Benfica’daki ilk döneminde Freddy Adu, Angel Di Maria’dan daha iyi bir sezon geçirmesine rağmen kiralık gitmişti. Kalan Di Maria ise kariyerini çok daha farklı noktalara taşıdı. Bu durumu anlatan Adu, “Çılgınca olan şey, oradaki ilk yılımda aslında Di Maria’dan daha iyi performans sergilemiş olmamdı. Daha çok maça çıktım, daha çok gol attım, daha iyi bir sezon geçirdim ama o kaldı ve ben kiralık gittim. O daha normal bir başlangıç yapsa da oradan iyi şekilde ayrıldı. Ben ise Monaco’ya gittim, oynamadım ve oradan ayrıldım. Sonra Belenenses’e gönderildim ki bu beni çok incitti” dedi.
Çaykur Rizespor ‘a da kiralandı
Freddy Adu, Benfica’da geçirdiği 4 yıllık süreçte Monaco, Belenenses, Aris ve Türkiye’de Çaykur Rizespor’a kiralandı. 2010-11 sezonunun ikinci yarısında 1. Lig ekibi Çaykur Rizespor’da 13 maça çıkarken 3 gol attı.
‘Oyuna olan sevgimi o zaman kaybettim’
Adı üzerinden yaratılan markanın çekiciliği, Freddy Adu’nun futbolcu olarak varlığının önüne geçmişti. Bunun farkına vardığını belirten Adu, “Gittiğim takımların çoğu beni bir gösteri için kadroya katmıştı. Bunların çoğunda, ‘Hey Freddy’yi getirelim de biraz reklam yapalım, takıma biraz dikkat çekmeye çalışalım’ düşüncesini hissettim. Benim orada uzun süre kalmama yönelik bir niyetleri yoktu. Ne yazık ki bunu çok geç fark ettim. İşte o zaman da bu oyuna olan sevgimi kaybettim” ifadelerini kullandı.
İsveç 3. Ligi’nde de olmadı
Freddy Adu’nun 4 yıl sonra her şeyin başladığı MLS’e dönüşü de istenen sonucu vermedi. Sonrasında Brezilya, Sırbistan, Finlandiya maceraları oldu. Kariyerinde son olarak Florida ve Las Vegas’ta oynama şansları buldu ama istenen bir türlü gerçekleşmedi.
3 yıllık bir ara sonrası Adu, 2021’de İsveç 3. Lig ekiiplerinden Osterlen ile anlaşmıştı. Anlaşma açıklandığında Adu, “Bu sporu çok özledim. Tekrar oynama fırsatına sahip olduğum için mutluyum. Geçmişte birçok adımı es geçtim ama şimdi doğruyu yapma şansım var. Heyecanlıyım ve hiç bu kadar hazır olmamıştım” diyerek heyecanını dile getirmişti.
400 nüfuslu bir köy takımı olan Osterlen, iki ay sonra Adu’nun sözleşmesini feshetti. Takımın 1000 kişi kapasiteli stadyumunda 1 dakika bile oynamadı.
Bu tatsız deneyim hakkında konuşan Adu, “Takımla sadece 3 veya 4 antrenmana çıktım. Orada olmak beni incitmişti. Çünkü bana formda olmadığımı söyleyecekleri kadar uzun süre orada kalmadım. İşin sakatlık kısmı asıl sorundu ama aynı zamanda teknik direktör, kendi oyuncularını getirmek istedi. Sponsor tarafından getirilmiş olmam kopukluk yarattı. Benim maaşımı da sponsor grubu ödüyordu. En fazla 6 hafta falan kaldım orada. Sonra sakatlandım. Sponsorlar ve teknik direktör arasında çatışma vardı. Garip bir yapıydı” ifadelerini kullandı.
Oyun sevincini geri kazandı
Freddy Adu, 1500 günden fazla bir süredir profesyonel futbol oynamaktan uzak ama son birkaç yıldız çocuklara antrenörlük yapmak, onların gözlerindeki umudu görmek; futbola olan sevgisini geri getirdi. Futbola geri dönme ihtimalini de devre dışı bırakmış değil:
“Aklını başına toplayıp bunu yapmaya kararlı olmalısın. Bunu birileri yapabilecekse ben de yapabilirim. Kariyerimdeki bazı kararlar, tamamen bana ait kararlar değildi. Bana tavsiyede bulunan veya ‘Bunu yapmalısın’ diyen insanlar oldu. Her zaman haklı değildiler. Özellikle birini suçlamıyorum. Tek bildiğim verdiğim kararlar en iyileri değildi”
‘Gerçekten gurur duyuyorum’
Adu’nun hikayesi birçoklarının beklentisini karşılayamadı belki ama o birçok ilki de başaran kişi oldu. Adu’nun yolculuğunda geri dönüp bakıldığında kararların sorgulanacağı birçok an var. Nike’ın 1 milyon Dolar’lık sponsorluk anlaşmasını kabul etmeyebilir miydi? 14 yaşında profesyonel olmaya karar vermeyebilir miydi? 10 yaşında Inter’den gelen 750 bin Dolar’lık teklifi kabul edebilir miydi? Geriye dönüp bakarak bunları yargılamak kolay olsa da Adu, ilk günlerdeki kararlarını değiştirmek isteyemezdi:
“Pek çok insan, ‘Tekrar bir fırsatın olsa 14 yaşında profesyonel olmaz mıydın?’ diyor. Ben de tabii ki yine aynısını yapar ve olurdum. Biz fakirdik. 14 yaşında profesyonel olma ve milyonlarca dolar kazanma şansın var. Ne diyeceksin? Bu, kesinlikle değiştirmeyeceğim şeylerden biri. Her şey bakış açısıyla ilgili. Bazı insanlar potansiyelime ulaşamadığımı söyleyecekler ama bu düşünce, kimin standartlarına göre? Benim kendi standartlarım, kendi hayallerim vardı. Kendi standartlarıma ulaşamayıp hayal kırıklığına uğradıysam sorun değil. Ama şu anda kimsenin standartlarına göre yaşamaya çalışmıyorum. Elbette anlıyorum. Yine de benim için ülkedeki futbol tarihinin bir parçası olmak ve bu sporun ülkede yükselmesine katkı sağlamak inanılmaz. Bununla her zaman gurur duyacağım”
Bir nesle ilham verdi
Freddy Adu, hikayesiyle bir nesle hayallerinin peşinden gitmek için ilham verdi. Şimdi ise daha sade bir hayat adına çaba sarf ediyor:
“Gurur duyduğum şey bu. Amerika’da futbol camiasının uzun süredir yapmaya çalıştığı bir şeyi yapabildim. Bu da bu sporu ana akım haline getirdi. Sıradan şekilde sokakta yürüyorum ve artık futbolu takip etmeyen insanlar bile, ‘Hey, Freddy Adu’ya benziyorsun dostum’ diyor. Ben de, ‘Evet, benim adım John’ der gibi takılıyorum. Onlarla uğraşmayı seviyorum. Futbol hakkında fazla bilgisi olmayan insanlar bile hala benim kim olduğumu biliyorlar. Çünkü benim durumum onların bu sporla tanışmasıydı. Bununla gerçekten ama gerçekten gurur duyuyorum”