Süper Lig’de 15. haftanın en önemli maçında Trabzonspor ‘la Fenerbahçe dev mücadelede karşı karşıya geldi. İlk yarısı 0-0 biten maçın ikinci yarısında Crespo ikinci sarıdan kırmızıyla oyun dışı kalırken Bordo-Mavili takım attığı iki golle galibiyete uzanan taraf oldu. Lider Fenerbahçe çok kritik 3 puan kaybederken Galatasaray ‘ın İstanbulspor’u yenmesi halinde zirveden düşecek. Trabzonspor ise bu önemli galibiyetin ardından şampiyonluk yarışına bir adım daha yaklaştı.
Fanatik’in usta yazarları Trabzonspor – Fenerbahçe mücadelesini kaleme aldı.
OLCAY ÇAKIR: KORA KOR MÜCADELE
Abdullah Avcı daha ilk 11’ini açıkladığında kamuoyunun beklentilerinin çok ötesinde bir şeyler düşündüğünü hissettirmişti bile. Hazırlık döneminin çalışmaları pratikte nasıl karşılık verecekti şimdi görülecekti. Önde oynayan, temaslı, rakip alanda daha fazla zaman geçirecek bir Trabzonspor vaaden Abdullah Avcı, 45 günlük arada verdiği sözleri de, çalışmalarının karşılığını da mükemmel bir galibiyetle taçlandırmış oldu. Son şampiyon adeta ligimize, ‘Ben buradayım’ mesajını vermiş oldu. Umut Bozok’u beklerken, Maxi Gomez’i ve Hamsik’i beklerken de Abdülkadir Ömür’ü kadroda gördük. Dikkat edilirse daha ilk düdükle Trabzonspor önde baskıyla başlayacağının sinyalini de vermiş oldu. Başlama düdüğüyle birlikte kenarlara uzun oynayan Fenerbahçe’ye santrada baskı ile başlanması dikkat çekiciydi. Kora kor bir orta alan oyunu ve tıpkı rakibinin bilindik oyunu olan, ‘Önde baskı’ modeli Trabzonspor’un oyunuydu artık.
Kaçan fırsatlar…
Siopis’in insanüstü performansı orta alanda ve önde baskıda büyük fark yaratırken, Bakasetas ona en büyük bağlantı ve destek oyuncusu oldu. Abdülkadir Ömür’ün, ‘Bile’ temaslı, gözünü budaktan sakınmayan oyunu Trabzonspor’un ilk yarıdaki net üstünlüğünün başlıca sebebi oldu. Sarı kartlar çıkarken Trabzonspor erken eksik kalır düşünülürken, Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra galibiyet golü geldi ve hamleler geldi, kaçan fırsatlar acabalar oluştururken Trezeguet farkı ikiye çıkarıp maçı da bitirmiş oldu.
ERMAN ÖZGÜR: HAK EDİLMİŞ GALİBİYET
Trabzonspor iç saha etkisi ile maça daha istekli başladı. Fenerbahçe’nin ölümcül orta saha presini aşabilmek için zaman zaman orta sahayı kullanmadan savunma arkası toplar denediler. Ancak bu plan Trezeguet’nin tarafından denenince Samuel’in çabukluğu planı suya düşürdü. Fenerbahçe’nin kazandığı toplarda ilk pasları iyi kullanamaması, Siopis ve Bakasetas’ın iyi oynamaları ve Batshuayi’nin topu önde tutamaması hem Fenerbahçe’nin hücumlarını, hem de oyunun kalitesini olumsuz etkiledi. Yine de Joshua King ile maçın tek fırsatında direğe takılan Fenerbahçe oyunu alamasa da skora yaklaşan taraf oldu. 2.yarıya Trabzonspor iyi başladı. Bakasetas ve Siopis özelinde orta saha üstünlüğünü aldı. Bu üstünlük arka arkaya Crespo’nun atılışı ve Bakasetas’ın güzel pasında Maxi Gomez’in nefis bitirişi ile tabelaya da yansıdı.
İyi analiz
Fenerbahçe’de maçın neredeyse tamamında, oyuna girenler de dahil olmak üzere kötü oyuna isyan eden oyuncu olmayınca Trabzonspor eksik rakibine fırsat vermedi. Abdullah Avcı’nın maçın en iyileri Siopis, Bakasetas, Abdülkadir Ömür ve Maxi Gomez’i oyundan almasına rağmen Trabzonspor hücumda iyi analiz ederek oynadığı Fenerbahçe’ye karşı yine iyi hücum eden taraf oldu. Uzatmalarda ise Trezeguet fişi çeken isim oldu. Şampiyonluk yarışına sıkı sıkı tutunabilmek için ihtiyacı olan galibiyeti oyun olarak da hak ederek almayı başardı. Maçın adamı ise çıkana kadar kusursuz oynayan Bakasetas’tı.
SERKAN AKCAN: TUTUNDULAR
Trabzonspor, kendi adına sezonun kırılma maçı olarak gördüğü Fenerbahçe derbisine aşırı stresli başladı. Keza Fenerbahçe’nin de Trabzon’da rahat oynadığını söylemek zor. İki hocanın başlangıç planları fazlaca temkinliydi. Sürekli pas hataları, top kayıpları derken Trabzonspor yüzde 70, Fenerbahçe ise yüzde 69 isabetle pas yaptıkları keyifsiz bir ilk yarıyı geride bıraktılar. Pozisyonun az olduğu, gol beklentisinin neredeyse sıfıra indiği derbide göze çarpan en dikkat çekici istatistik ise faul sayılarıydı. Sadece ilk 45 dakikada Trabzon 9, Fenerbahçe 10 faul yaptı, hakem 6 sarı kart çıkardı. Aslında bu sarı kartlar ve faul sayıları ikinci yarı senaryosunun da habercisi gibiydi. Crespo devre biterken gördüğü sarı kartın ardından ikinci yarıda faullerine devam ederken Jesus’un rahat davranması kırmızı kartı çağırdı denebilir. Crespo, Abdülkadir’in ayağına basınca ikinci sarıdan atıldı. Akabinde Trabzonspor’un ilk atağında Maxi Gomez golü atınca teknik adamların hamleleri geldi. Jesus, Serdar Aziz’i kenara alıp Emre Mor-Valencia’yı oyuna sokarak 3’lüden 4-4-1’e dönerken Avcı’nın merkezden Siopis’i Gbamin’le değiştirmesi Trabzonspor’un enerjisini bir basamak aşağıya çekti. Fenerbahçe sahada eksilmesine rağmen merkezde Trabzonspor’a yenilmedi yenilmesine ama maç boyunca topu rakip kaleye doğru setlerle getirmeyi bir türlü başaramadığı da dikkatlerden kaçmadı.
Kırılmaya izin vermediler
Abdullah Avcı, son bölümde Hamsik ile Bardhi’yi oyuna alarak momentumu elinde tuttu. Hatta Fenerbahçe’nin baskısını rakip stoperlerin arkasına peş peşe attığı toplarla kırmayı başardı. Trezeguet’in golü ise maçı bitirdi. Avcı, sezonun kırılmasına müsade etmedi ve lige yeniden tutundu. Derbide futbol kalitesi çok yüksek seyretmedi, zira iki takımın toplam 39 faul yapması bunda etkili oldu.
CEM DİZDAR: DOĞRU PLAN İŞLEDİ
Dünya Kupası sırasında hatrı sayılır sayıda futbolsever (!), ‘Süper Lig’i özledim mesajları atmıştı hatırlanırsa. Maç önünde çeşitli kanallarda yorum yapan arkadaşların çoğu sanırım bu mesajların etkisinde kalmış olmalı ki, tempolu bir maç beklentisindeydi. Oysa, ligin kültürünü gösteren hayli durağan bir ilk yarı izledik hep birlikte. Fenerbahçe, arayan takım görüntüsünde olsa da birkaç kırık dökük girişim dışında heyecan verici pek bir şey olmadı. Yine de not düşmek gerek, en örgütlü hücum 37. dakikada yine Fenerbahçe’den geldi ve takım Ferdi’yi çaprazda da olsaUğurcan’la burun buruna getirdi. Devre boyunca topla daha çok oynayıp, pas yapmaktan vazgeçmeyen Trabzonspor da pozisyon üretmekte rakbinden farklı değildi. Onların da en gösterişli işi, devre sonuna doğru Abdülkadir Ömür’ün şutuyla geldi. Ancak ikinci yarı oyun biçimini değiştirdi. İlk yarının analizini doğru yapmış görünen Trabzon iyi başladı ve maçın en heyecan verici atağı da baskın hücumda onlardan geldi. Ancak kendisinden çok şey beklenen, uzun süre sakat kalan Visca karşı karşıya pozisyonda ülkenin iyi kalecilerinden Altay’ı geçemedi.
Jesus için ne yazılacak!
Üstüne Crespo atıldı ve Trabzon alan/zaman kullanımı avantajını ele geçirdi. Visca’nın golü yapamadığı bölgeye bir kez daha hücum örgütleyen Maxi Gomez ile golü atmayı başardı. Hatta uzatma dakikasındaki golün vuruş noktası da haniyse aynıydı! Orta saha baskısını pasla kırmakta zorlanmadıkça da 71. dakikada olduğu gibi bir çırpıda Fenerbahçe kalesine inmeye başladılar. Adı ve beklentisi büyük ancak pozisyon azlığı açısından dengede geçen bir maçı, doğru planı doğru işlettiği için net pozisyonlar bulan Trabzonspor kazandı. Trabzon yukarı tırmanırken bakalım takımı çok dağınık ve birbirinden kopuk görünen Jorge Jesus için neler söylenip, yazılacak. Öyle ya, ülkede futbol anlayışı ve dilini değiştirmeye çalışmak o kadar da önemli değil, aslolan ‘Kazanmış’ olmak. Sık sık tekrarlanan o yanlış önermede olduğu gibi: “Kazanan haklıdır!”
FAİK ÇETİNER: HESAPTA OLMAYAN KIRMIZILAR
Jesus içerde olsun, dışarda olsun her maç planını kazanmak üzerine yapıyor. Ancak hesapta olmayan kırmızı kartlar hocanın planlarını bozuyor. İlk 11’i rakibe göre belirliyor. Bazen ofansif yönü kuvvetli, bazende defansif yönü kuvvetli oyuncuları sahaya sürüyor. Trabzonspor’un gücünü bilen Jesus takımını sahaya 3’lü defans (Serdar Aziz, Gustavo, Szalai) süreken, oyunun kenar savunmalarında Osayi ve Ferdi’yi görevlendirmişti. Rakip atağa kalktığında Fenerbahçe 5’li savunmaya dönüyordu. Arao, Crespo ikilisi orta alanı kontrol ediyor, ofansif oyunda da kanatlardan Osayi, Ferdi, İrfan Can sahneye çıkıyordu. İlk 45 dakika hatasız savunmasıyla rakibine net pozisyonlar vermeyen Fenerbahçe, King’in üst direkten geri gelen topunda da öne geçme şansını kaçıran taraf oluyordu. Batshuayi ise dağınık bir görüntü gösteriyordu. Her zaman yazdığım gibi Jesus devre arası sahada problem görmüyorsa hamle yapmıyor. Halbuki sarı kartlı Crespo’yu ve Batshuayi’yi dışarı alabilir, Zajc ve Valencia’yı sahaya sürebilirdi. İkinci yarının başında Jesus’un hiç hesabında olmayan olay gerçekleşiyordu. Sarı kartlı Crespo orta alanda gereksiz bir faul yapıyor, ikinci kartı görüyor, takımını 10 kişi bırakıyor ve maçın hikayesi değişiyordu.
Crespo böyle istedi!
10 kişi kalan Fenerbahçe, golü de çabuk yiyince, maçı elinden kaçırıyordu. Jesus’un geciken hamleleri son 30 dakikada geliyordu. Önce Bathuayi yerini Lincoln’e bırakıyor. Son 20 dakikada da İrfan Can ve Serdar Aziz çıkıyor, Valencia ve Emre Mor oyuna giriyordu. Trabzon deplasmanında 10 kişi oynamak maçı döndürmek kolay değildi. Nitekim de Fenerbahçe, Crespo çıkana kadar oynadığı futbolu ve mücadeleyi ortaya koyamıyor ve hesapta olmayan bir yenilgi alıyordu. Trabzonspor ise güçlü rakibini devirerek zirve yarışında yine iddialı duruma geliyordu. Aslında maçın en kısa özeti Fenerbahçe adına, “Crespo böyle istedi” şeklinde yorumlanabilir.