Beşiktaş Dergisi’ne konuşan 30 yaşındaki futbolcunun röportajı şu şekilde;
– Öncelikle biraz çocukluğunuzdan başlamak istiyoruz… Alışılagelmişin dışında bir futbolculuk hikâyeniz var. Genellikle zor bir çocukluk döneminin ardından yıldızlaşan futbolculara aşinayız dünya futbolunda. Ancak siz ailenizin tüm imkânlarına rağmen hayallerinizin peşinden gitmiş ve günün sonunda da başarmış olanlardansınız. Bu süreçte karşınıza çıkan zorluklar neler oldu?
Wout Weghorst: Tabii ki çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Ailem her konuda bana çok destek oldu, mutlu bir çocukluk dönemi geçirdim. Kendimi bildim bileli futbolu çok seviyorum, her zaman futbolcu olmayı hayal etmiştim. Şükürler olsun ki şanslıyım ve profesyonel futbolcu olarak hayallerimi gerçekleştirebildim. Yaşadığım zorluklar konusuna gelecek olursak ise tam olarak bir kulübün altyapısında oynamadım. Büyük kulüpler beni altyapı takımlarında değerlendirmeyi tercih etmediler. Seçilen oyuncu olamadım genç yaşlarda ama çalışmaya devam ettim, hayallerimin peşinde koşmaya devam ettim ve üst seviyelerde oynayan bir futbolcu olmayı başardım.
– Anneniz sizi anlattığı bir röportajda, “Hamilelik dönemimde Wout’un karnımı tekmelediği gibi hiçbir çocuğum tekmelememişti” diyor. Haliyle annenizin futbolculuk hayallerinize biraz daha ılımlı olduğunu seziyoruz ancak ailenin diğer üyelerinin yaklaşımı nasıldı bu duruma?
Wout Weghorst: Evet, doğru. Annem bu durumu sürekli dile getiriyor. Annem, küçükken henüz bebek beziyle dolaşırken, diğer bebek bezlerini de tekmelediğimi anlatır. O aşağıda yemek pişirirken, temiz bebek bezleriyle top oynadığımı ve onları aşağı attığımı da anlatır bana sıklıkla. Haliyle evet, o en başından beri destekliyordu. Ailemin diğer üyeleri de aynı şekilde, kardeşlerim de benim bu hayalimi gerçekleştirme isteğimde bana her zaman çok büyük destek oldular.
– Hiç umutsuzluğa düştüğünüz, “Galiba olmayacak” dediğiniz bir dönem oldu mu?
Wout Weghorst: Genel olarak umutsuzluğa kapıldığım bir durum hiçbir zaman olmadı çünkü ben daima hayallerinin peşinde koşan, istediği şeyi yapmaya çalışan biriyim. Tabii ki zorluklarla karşılaştığım zamanlar oldu, “Acaba mı?” dediğim bazı dönemler oldu çünkü süreç zorlu ilerliyordu. On altı, on yedi yaşlarımda henüz amatördeyken böyle düşündüğüm zamanlar oldu. Hatta ailem, “Tek düşündüğün şey futbolculuk ama eğer futbolcu olamazsan kendin için başka planlar da kur, başka planların da olsun” şeklinde bana gelmişlerdi. Böyle tavsiyelerde bulundular ama ben hep futbolcu olmayı düşündüm.
– Peki, hayatında bu durumu değiştiren bir an oldu mu?
Wout Weghorst: On dört yaşımdayken bir hazırlık maçı için bölgenin en iyi futbolcularını seçmişlerdi ve ben aslında çok iyi oynamıştım, iki gol atmıştım o hazırlık maçında ama ona rağmen beni seçmemişlerdi. O gün babam, “Senin seçilmemen imkânsız, çok iyi oynadın. Seçmemeleri kabul edilemez, devam et. Yapacaksın, bu performansınla gelecekte futbolcu olacaksın” şeklinde bir konuşma yapmıştı benimle. Bu an çok değerliydi benim için. Geldiğim nokta için de tüm bu zorlukları aşarak geldiğimi söyleyebilirim.
– Beşiktaş, yaptığı Özkaynak Düzeni devrimiyle Türkiye’de futbol altyapıları anlamında öncü kulüp olma niteliğinde. Özkaynak Düzeni’nde yer alan futbolcu adaylarına ne gibi tavsiyeleriniz olur gelecekle ilgili?
Wout Weghorst: Onlara en büyük tavsiyem kendilerine güvenmeleri, asla vazgeçmemeleri ve hayallerin peşinden ciddi anlamda koşmaları olur. Yaptıkları işe inansınlar. Bir diğer tavsiyem de keyif almaları olur. Futbolculuk çok kısa bir zamanda biten bir meslek. Bu zamanlar bir daha geri gelmeyecek dolayısıyla her anın tadını çıkarmaları gerekiyor. Tabii ki daha iyi olmak için çok çalışarak ama aynı zamanda futbolun da onlara verdiği güzelliklerin keyfini sürerek yaşasınlar.
– Siz hem futbol ile ilgili hayallerinizin peşinden koşarken, eğitim hayatınızı da aksatmayarak iki üniversite bitirdiniz. Futbol ve eğitimi bir arada sürdürmekte zorlandığınız dönemler oldu mu?
Wout Weghorst: Çok zor olduğunu söyleyemem çünkü lise seviyesinde spor gazeteciliği okumuştum ve sonunda bir sertifika almıştım. O dönemlerde de zaten amatör olarak futbol oynuyordum. Haftada üç kez antrenman yapıyordum ve o anlamda diğer çocuklar gibiydim benim için çok zorlayıcı olmadı. Ardından spor yöneticiliği okudum, o dönem biraz zorlayıcıydı çünkü aynı zamanda profesyonel futbolcu da olmuştum. Antrenman yoğunluğum da vardı ama onu da bitirdim. Sadece futbol oynayarak değil, başka şeyler de yaparak öğrenmek, ilerlemek istedim. Bu anlamda da evet, ikincisi biraz zorlayıcı oldu ama yine de yaptığım için çok mutluyum.
– Kariyerinizde dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Wout Weghorst: İlk dönüm noktası olarak şunu söyleyebilirim; Heracles’te oynarken 21 yaşında ilk kez ilk on birde oynadığım maç Amsterdam Arena’da oynanan, Ajax maçıydı. 2-0 mağlup durumdayken maçın bitmesine on dakika kala gol atarak skoru 2-1 yaptım ve gerçekten saha içinde ağladım, o ilk golden sonra gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bence kariyerimdeki en önemli dönüm noktası bu andı. İlk profesyonel maçın, ilk ilk on birim, ilk golüm… Muazzam bir duyguydu. Diğerini de Hollanda Milli Takımı’na seçildiğim an olarak söyleyebilirim. O zaman AZ Alkmaar’da oynuyordum ve milli takım kadrosu açıklanacaktı. İdmandaydık, kulüp doktoruna “Böyle bir şey olursa, seçildiğimi öğrenirsen bana oradan bir işaret yap” dedim. O da saat on iki gibi, bana takıma girdiğimi belli eden bir işaret yaptı. O anda gözyaşlarımı tutamadım. Bu iki an, benim için çok önemliydi.
Saha içindeki mücadeleci ve savaşçı kimliğinize her birimiz aşinayız. Peki, saha dışındaki Wout Weghorst nasıl biri? Hayatta da sahada olduğu gibi mücadeleden ve savaşmaktan korkmayan bir yapıda mısınız?
Wout Weghorst: Aslında aynı kişiyim. Saha içindeki savaşçı kişiliğim, saha dışında da var. Çok sakin bir insanım ama istediğini almak için mücadele eden, savaşmaktan korkmayan, sizin de söylediğiniz gibiyim. Hayatta her şeyimi, iyi bir aile babası ve eş olmaya adıyorum. O yüzden saha içindeki yapımla, saha dışındaki yapım çok benzer.
– Beşiktaş’tan gelen teklifi ilk duyduğunuzda, kulübümüz hakkında hangi bilgileri öğrendiniz?
Wout Weghorst: Hemen internetten araştırmalar yaptım. Beşiktaş’ı zaten yıllardır biliyordum. Türkiye’deki üç büyük takımdan biri olduğunu, çok büyük başarılara sahip olan bir takım ve camia olduğunu biliyordum ama her şeyden önemlisi taraftarının ne kadar muazzam olduğunu uzun yıllardır biliyordum zaten. Ciddi anlamda çok özel bir taraftarı var Beşiktaş’ın. Teklifi de alınca, bunun özel bir durum olacağını ve taraftarla aramızda özel bir bağ kurabileceğimizi hissettim ve transfer teklifini kabul ettim.
– Beşiktaşımızın tarihinde birbirinden değerli golcü isimler yer alıyor. Siz de basın toplantısında onlardan biri olan Gomez ile ilgili, “Mario Gomez’le aramızdaki tek benzerlik burada en az onun kadar başarılı olmak olacaktır” demiştiniz. Beşiktaş’a ve önümüzdeki sezona dair hayalleriniz ve hedefleriniz neler?
Wout Weghorst: Tabii ki en iyisi olmak istiyorum, takıma elimden geldiğince katkı sağlamak istiyorum. En temel hedefim bu çünkü Beşiktaş, muazzam taraftarıyla birlikte her zaman şampiyonluklara ve kupalara oynayan bir takım. Bu başarı yolculuğunda da her zaman takımımın en önemli parçalarından biri olmak istiyorum. Tabii ki bir forvet olarak da en büyük hedefim gol atmak. Zaten mesleğim, işim bu; gol atmak. Bu yüzden goller atıp, maçlar kazandırıp takımımızın ortak amacına katkı sağlamak istiyorum. Gol kralı olmak da neden olmasın? Her futbolcunun, her golcünün hayalidir gol kralı olmak.
– Avusturya kampını tamamladınız ve takım arkadaşlarınız ile hocalarınızla da tanıştınız. Taraftarlarımız da Mainz maçıyla birlikte sizi ilk kez Beşiktaş formasıyla izlemiş oldu. Kamp sürecini nasıl değerlendirirsiniz?
Wout Weghorst: İki kamp da çok iyi geçti. Hocamızla, takım arkadaşlarımızla beraber çok çalışıyoruz, çok iyi hazırlanıyoruz. Mainz maçı da ciddi anlamda Türk taraftarlar vardı ve kazandık. İlk maçımda galip gelmek de çok güzeldi. İyi çalışıyoruz, iyi hazırlanıyoruz. Sezona çok iyi bir şekilde başlamak için her şeyimizi veriyoruz.
– Takım içindeki atmosferle ilgili ilk izlenimleriniz neler oldu?
Wout Weghorst: İnanılmaz derece iyi bir ortam var. Takım, iyi bir kadroya sahip. Arkadaşlık çok iyi. Önemli olan, takım ruhunu beraber ortaya koyup savaşmak zaten ve onu da yapıyoruz, yapacağız.
– Transfer süreci devam ederken Valerien Ismael ile oluşturmak istediği sistem ve sizden beklentileri üzerine konuştunuz mu? Neler anlattı? Sizden beklentileri nelerdi?
Wout Weghorst: Evet, transfer sürecimizde hocayla görüştük. Benden beklentilerini anlattı. Benden ne istediğini anlattı. Aslında onun istediklerine ve beklentilerine tam karşılık verebilecek tipte bir futbolcu olduğumu biliyordum, kendisi de bana söyledi. Hocamızla birkaç kez konuştuk, benim futbolculuk anlayışım ve onun teknik-taktik anlayışı gibi örtüşen çok önemli konular var aramızda.
– Transferinizin öncesinde veya takıma katıldıktan sonra Türkiye Süper Ligi’ni analiz edebildiniz mi? Oyun mantalitesi ve rakipler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Wout Weghorst: Süper Lig ile ilgili hocamızla görüştüm. Transfer sürecinde de Beşiktaş Kulübü’nün profesyonelleriyle yaptığımız görüşmelerde bu konu hakkında bilgiler aldım. Ligin mantalitesiyle ilgili bilgiler verdiler. Bu konuda hiç endişeli değilim çünkü ben kendisini şartlara adapte etmeyi çok iyi bilen biriyim. O yüzden ligin herhangi bir şartına karşı çok iyi adapte olabileceğimi biliyorum. Beşiktaş zaten zorlu iki kulvarda da tepeye oynayan bir takım. Bu süreçte en iyisini vereceğimi ve en iyi şekilde adapte olacağımı da biliyorum.
– Spor medyasında adınız Beşiktaş ile anılmaya başladığı andan itibaren taraftarlarımız süreci büyük bir merak ve istekle takip etti. Size de birçok kulübün transfer teklifinde bulunduğunu biliyoruz. Beşiktaş’ı tercih etmekteki başlıca sebepleriniz nelerdi?
Wout Weghorst: Kulübün beni çok istemesi, bana gösterdikleri ilgi tabii ki çok etkili oldu ama taraftarı da es geçemem. Taraftarın bana olan sevgisi, ilgisi, hisleriyle ve duygularıyla yaşayan bir insan olan beni, profesyonelliğimin yanında çok etkiledi. Kararımdaki en büyük etken taraftarların bana gösterdiği ilgiydi. Zaten Türk futbolseverlerin ne kadar tutkulu olduğunu biliyordum. Beşiktaş taraftarının bu anlamda farklı bir yeri olduğunu da çok farkındayım. Çok değerli ve çok özel bir taraftarımız var. Bu sevgi, hislerime dokundu diyebilirim. O yüzden belki de en büyük faktör, Beşiktaş taraftarlarıydı.
– Beşiktaşlı taraftarlar tribünde kırdıkları rekorlarla dünyanın dikkatini çeken ve çoğu futbolseverin bildiği ve takip ettiği bir grup. Sizin Beşiktaşlı taraftarlarla ilgili düşünceleriniz neler?
Wout Weghorst: Beşiktaş taraftarının rekorlarını biliyorum, izledim de zaten teklif ilk geldiğinde. Az önce de söylediğim gibi çok özel bir taraftar grubu. Onlara karşı çok özel, çok farklı bir bağ hissediyorum. Bana yaptıkları, bana gönderdikleri hediyeler dolayısıyla.
– Hollanda, Almanya, İngiltere gibi tüm futbolseverlerin merakla takip ettiği liglerde forma giydiniz. Sizin için hangisinde oynamak daha keyifliydi?
Wout Weghorst: Premier Lig’in dünyadaki en önemli ve en iyi lig olduğunu söylesem de benim için Bundesliga çok farklı bir yerde çünkü orada Wolfsburg ile çok iyi bir sezon geçirdim, Şampiyonlar Ligi’ne katıldık. Benim açımdan, kariyerim açısından Almanya Bundesliga çok önemliydi ama Premier Lig de önemliydi. İkisini söyleyebilirim.
– Hollanda’nın dünya futboluna kazandırdığı ve keyifle izlediğimiz çok önemli isimler var. Sizin bu isimler arasında oyun tarzı olarak kendinize yakın hissettiğiniz ya da örnek aldığınız özel bir futbolcu var mı?
Wout Weghorst: Hollanda, sizin de bahsettiğiniz gibi çok önemli futbolcular çıkardı. Hepsine saygı duyuyorum ama benim genel bir tavrım var bu konuyla ilgili. Her zaman kendim olmak istiyorum. Benim bir rol modelim varsa, o da kendimim. Ne kadar iyiye gidebileceğimi, ne kadar iyi olabileceğimi ve kendi potansiyelimi yükseltmek isteyen bir futbolcuyum.
– Son olarak Beşiktaşlı taraftarlara söylemek istedikleriniz varsa eğer onları alabiliriz…
Wout Weghorst: Sürekli söylüyorum, onlar çok özel taraftar gruplarından biri. Avrupa’nın çoğu kulübünde bulunmayacak cinsten bir taraftar topluluğuna sahibiz. Bu sezon onlarla çok iyi zaman geçireceğiz, çok iyi işler yapmak istiyorum onlar için ve savaşacağım, mücadele edeceğim. Çok güzel zaferler kutlayacağız hep beraber, Beşiktaş taraftarlarına çok müteşekkirim.
– Anneniz sizi anlattığı bir röportajda, “Hamilelik dönemimde Wout’un karnımı tekmelediği gibi hiçbir çocuğum tekmelememişti” diyor. Haliyle annenizin futbolculuk hayallerinize biraz daha ılımlı olduğunu seziyoruz ancak ailenin diğer üyelerinin yaklaşımı nasıldı bu duruma?
Wout Weghorst: Evet, doğru. Annem bu durumu sürekli dile getiriyor. Annem, küçükken henüz bebek beziyle dolaşırken, diğer bebek bezlerini de tekmelediğimi anlatır. O aşağıda yemek pişirirken, temiz bebek bezleriyle top oynadığımı ve onları aşağı attığımı da anlatır bana sıklıkla. Haliyle evet, o en başından beri destekliyordu. Ailemin diğer üyeleri de aynı şekilde, kardeşlerim de benim bu hayalimi gerçekleştirme isteğimde bana her zaman çok büyük destek oldular.
– Hiç umutsuzluğa düştüğünüz, “Galiba olmayacak” dediğiniz bir dönem oldu mu?
Wout Weghorst: Genel olarak umutsuzluğa kapıldığım bir durum hiçbir zaman olmadı çünkü ben daima hayallerinin peşinde koşan, istediği şeyi yapmaya çalışan biriyim. Tabii ki zorluklarla karşılaştığım zamanlar oldu, “Acaba mı?” dediğim bazı dönemler oldu çünkü süreç zorlu ilerliyordu. On altı, on yedi yaşlarımda henüz amatördeyken böyle düşündüğüm zamanlar oldu. Hatta ailem, “Tek düşündüğün şey futbolculuk ama eğer futbolcu olamazsan kendin için başka planlar da kur, başka planların da olsun” şeklinde bana gelmişlerdi. Böyle tavsiyelerde bulundular ama ben hep futbolcu olmayı düşündüm.
– Peki, hayatında bu durumu değiştiren bir an oldu mu?
Wout Weghorst: On dört yaşımdayken bir hazırlık maçı için bölgenin en iyi futbolcularını seçmişlerdi ve ben aslında çok iyi oynamıştım, iki gol atmıştım o hazırlık maçında ama ona rağmen beni seçmemişlerdi. O gün babam, “Senin seçilmemen imkânsız, çok iyi oynadın. Seçmemeleri kabul edilemez, devam et. Yapacaksın, bu performansınla gelecekte futbolcu olacaksın” şeklinde bir konuşma yapmıştı benimle. Bu an çok değerliydi benim için. Geldiğim nokta için de tüm bu zorlukları aşarak geldiğimi söyleyebilirim.
– Beşiktaş, yaptığı Özkaynak Düzeni devrimiyle Türkiye’de futbol altyapıları anlamında öncü kulüp olma niteliğinde. Özkaynak Düzeni’nde yer alan futbolcu adaylarına ne gibi tavsiyeleriniz olur gelecekle ilgili?
Wout Weghorst: Onlara en büyük tavsiyem kendilerine güvenmeleri, asla vazgeçmemeleri ve hayallerin peşinden ciddi anlamda koşmaları olur. Yaptıkları işe inansınlar. Bir diğer tavsiyem de keyif almaları olur. Futbolculuk çok kısa bir zamanda biten bir meslek. Bu zamanlar bir daha geri gelmeyecek dolayısıyla her anın tadını çıkarmaları gerekiyor. Tabii ki daha iyi olmak için çok çalışarak ama aynı zamanda futbolun da onlara verdiği güzelliklerin keyfini sürerek yaşasınlar.
– Siz hem futbol ile ilgili hayallerinizin peşinden koşarken, eğitim hayatınızı da aksatmayarak iki üniversite bitirdiniz. Futbol ve eğitimi bir arada sürdürmekte zorlandığınız dönemler oldu mu?
Wout Weghorst: Çok zor olduğunu söyleyemem çünkü lise seviyesinde spor gazeteciliği okumuştum ve sonunda bir sertifika almıştım. O dönemlerde de zaten amatör olarak futbol oynuyordum. Haftada üç kez antrenman yapıyordum ve o anlamda diğer çocuklar gibiydim benim için çok zorlayıcı olmadı. Ardından spor yöneticiliği okudum, o dönem biraz zorlayıcıydı çünkü aynı zamanda profesyonel futbolcu da olmuştum. Antrenman yoğunluğum da vardı ama onu da bitirdim. Sadece futbol oynayarak değil, başka şeyler de yaparak öğrenmek, ilerlemek istedim. Bu anlamda da evet, ikincisi biraz zorlayıcı oldu ama yine de yaptığım için çok mutluyum.
– Kariyerinizde dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Wout Weghorst: İlk dönüm noktası olarak şunu söyleyebilirim; Heracles’te oynarken 21 yaşında ilk kez ilk on birde oynadığım maç Amsterdam Arena’da oynanan, Ajax maçıydı. 2-0 mağlup durumdayken maçın bitmesine on dakika kala gol atarak skoru 2-1 yaptım ve gerçekten saha içinde ağladım, o ilk golden sonra gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bence kariyerimdeki en önemli dönüm noktası bu andı. İlk profesyonel maçın, ilk ilk on birim, ilk golüm… Muazzam bir duyguydu. Diğerini de Hollanda Milli Takımı’na seçildiğim an olarak söyleyebilirim. O zaman AZ Alkmaar’da oynuyordum ve milli takım kadrosu açıklanacaktı. İdmandaydık, kulüp doktoruna “Böyle bir şey olursa, seçildiğimi öğrenirsen bana oradan bir işaret yap” dedim. O da saat on iki gibi, bana takıma girdiğimi belli eden bir işaret yaptı. O anda gözyaşlarımı tutamadım. Bu iki an, benim için çok önemliydi.
Saha içindeki mücadeleci ve savaşçı kimliğinize her birimiz aşinayız. Peki, saha dışındaki Wout Weghorst nasıl biri? Hayatta da sahada olduğu gibi mücadeleden ve savaşmaktan korkmayan bir yapıda mısınız?
Wout Weghorst: Aslında aynı kişiyim. Saha içindeki savaşçı kişiliğim, saha dışında da var. Çok sakin bir insanım ama istediğini almak için mücadele eden, savaşmaktan korkmayan, sizin de söylediğiniz gibiyim. Hayatta her şeyimi, iyi bir aile babası ve eş olmaya adıyorum. O yüzden saha içindeki yapımla, saha dışındaki yapım çok benzer.
– Beşiktaş’tan gelen teklifi ilk duyduğunuzda, kulübümüz hakkında hangi bilgileri öğrendiniz?
Wout Weghorst: Hemen internetten araştırmalar yaptım. Beşiktaş’ı zaten yıllardır biliyordum. Türkiye’deki üç büyük takımdan biri olduğunu, çok büyük başarılara sahip olan bir takım ve camia olduğunu biliyordum ama her şeyden önemlisi taraftarının ne kadar muazzam olduğunu uzun yıllardır biliyordum zaten. Ciddi anlamda çok özel bir taraftarı var Beşiktaş’ın. Teklifi de alınca, bunun özel bir durum olacağını ve taraftarla aramızda özel bir bağ kurabileceğimizi hissettim ve transfer teklifini kabul ettim.
– Beşiktaşımızın tarihinde birbirinden değerli golcü isimler yer alıyor. Siz de basın toplantısında onlardan biri olan Gomez ile ilgili, “Mario Gomez’le aramızdaki tek benzerlik burada en az onun kadar başarılı olmak olacaktır” demiştiniz. Beşiktaş’a ve önümüzdeki sezona dair hayalleriniz ve hedefleriniz neler?
Wout Weghorst: Tabii ki en iyisi olmak istiyorum, takıma elimden geldiğince katkı sağlamak istiyorum. En temel hedefim bu çünkü Beşiktaş, muazzam taraftarıyla birlikte her zaman şampiyonluklara ve kupalara oynayan bir takım. Bu başarı yolculuğunda da her zaman takımımın en önemli parçalarından biri olmak istiyorum. Tabii ki bir forvet olarak da en büyük hedefim gol atmak. Zaten mesleğim, işim bu; gol atmak. Bu yüzden goller atıp, maçlar kazandırıp takımımızın ortak amacına katkı sağlamak istiyorum. Gol kralı olmak da neden olmasın? Her futbolcunun, her golcünün hayalidir gol kralı olmak.
– Avusturya kampını tamamladınız ve takım arkadaşlarınız ile hocalarınızla da tanıştınız. Taraftarlarımız da Mainz maçıyla birlikte sizi ilk kez Beşiktaş formasıyla izlemiş oldu. Kamp sürecini nasıl değerlendirirsiniz?
Wout Weghorst: İki kamp da çok iyi geçti. Hocamızla, takım arkadaşlarımızla beraber çok çalışıyoruz, çok iyi hazırlanıyoruz. Mainz maçı da ciddi anlamda Türk taraftarlar vardı ve kazandık. İlk maçımda galip gelmek de çok güzeldi. İyi çalışıyoruz, iyi hazırlanıyoruz. Sezona çok iyi bir şekilde başlamak için her şeyimizi veriyoruz.
– Takım içindeki atmosferle ilgili ilk izlenimleriniz neler oldu?
Wout Weghorst: İnanılmaz derece iyi bir ortam var. Takım, iyi bir kadroya sahip. Arkadaşlık çok iyi. Önemli olan, takım ruhunu beraber ortaya koyup savaşmak zaten ve onu da yapıyoruz, yapacağız.
– Transfer süreci devam ederken Valerien Ismael ile oluşturmak istediği sistem ve sizden beklentileri üzerine konuştunuz mu? Neler anlattı? Sizden beklentileri nelerdi?
Wout Weghorst: Evet, transfer sürecimizde hocayla görüştük. Benden beklentilerini anlattı. Benden ne istediğini anlattı. Aslında onun istediklerine ve beklentilerine tam karşılık verebilecek tipte bir futbolcu olduğumu biliyordum, kendisi de bana söyledi. Hocamızla birkaç kez konuştuk, benim futbolculuk anlayışım ve onun teknik-taktik anlayışı gibi örtüşen çok önemli konular var aramızda.
– Transferinizin öncesinde veya takıma katıldıktan sonra Türkiye Süper Ligi’ni analiz edebildiniz mi? Oyun mantalitesi ve rakipler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Wout Weghorst: Süper Lig ile ilgili hocamızla görüştüm. Transfer sürecinde de Beşiktaş Kulübü’nün profesyonelleriyle yaptığımız görüşmelerde bu konu hakkında bilgiler aldım. Ligin mantalitesiyle ilgili bilgiler verdiler. Bu konuda hiç endişeli değilim çünkü ben kendisini şartlara adapte etmeyi çok iyi bilen biriyim. O yüzden ligin herhangi bir şartına karşı çok iyi adapte olabileceğimi biliyorum. Beşiktaş zaten zorlu iki kulvarda da tepeye oynayan bir takım. Bu süreçte en iyisini vereceğimi ve en iyi şekilde adapte olacağımı da biliyorum.
– Spor medyasında adınız Beşiktaş ile anılmaya başladığı andan itibaren taraftarlarımız süreci büyük bir merak ve istekle takip etti. Size de birçok kulübün transfer teklifinde bulunduğunu biliyoruz. Beşiktaş’ı tercih etmekteki başlıca sebepleriniz nelerdi?
Wout Weghorst: Kulübün beni çok istemesi, bana gösterdikleri ilgi tabii ki çok etkili oldu ama taraftarı da es geçemem. Taraftarın bana olan sevgisi, ilgisi, hisleriyle ve duygularıyla yaşayan bir insan olan beni, profesyonelliğimin yanında çok etkiledi. Kararımdaki en büyük etken taraftarların bana gösterdiği ilgiydi. Zaten Türk futbolseverlerin ne kadar tutkulu olduğunu biliyordum. Beşiktaş taraftarının bu anlamda farklı bir yeri olduğunu da çok farkındayım. Çok değerli ve çok özel bir taraftarımız var. Bu sevgi, hislerime dokundu diyebilirim. O yüzden belki de en büyük faktör, Beşiktaş taraftarlarıydı.
– Beşiktaşlı taraftarlar tribünde kırdıkları rekorlarla dünyanın dikkatini çeken ve çoğu futbolseverin bildiği ve takip ettiği bir grup. Sizin Beşiktaşlı taraftarlarla ilgili düşünceleriniz neler?
Wout Weghorst: Beşiktaş taraftarının rekorlarını biliyorum, izledim de zaten teklif ilk geldiğinde. Az önce de söylediğim gibi çok özel bir taraftar grubu. Onlara karşı çok özel, çok farklı bir bağ hissediyorum. Bana yaptıkları, bana gönderdikleri hediyeler dolayısıyla.
– Hollanda, Almanya, İngiltere gibi tüm futbolseverlerin merakla takip ettiği liglerde forma giydiniz. Sizin için hangisinde oynamak daha keyifliydi?
Wout Weghorst: Premier Lig’in dünyadaki en önemli ve en iyi lig olduğunu söylesem de benim için Bundesliga çok farklı bir yerde çünkü orada Wolfsburg ile çok iyi bir sezon geçirdim, Şampiyonlar Ligi’ne katıldık. Benim açımdan, kariyerim açısından Almanya Bundesliga çok önemliydi ama Premier Lig de önemliydi. İkisini söyleyebilirim.
– Hollanda’nın dünya futboluna kazandırdığı ve keyifle izlediğimiz çok önemli isimler var. Sizin bu isimler arasında oyun tarzı olarak kendinize yakın hissettiğiniz ya da örnek aldığınız özel bir futbolcu var mı?
Wout Weghorst: Hollanda, sizin de bahsettiğiniz gibi çok önemli futbolcular çıkardı. Hepsine saygı duyuyorum ama benim genel bir tavrım var bu konuyla ilgili. Her zaman kendim olmak istiyorum. Benim bir rol modelim varsa, o da kendimim. Ne kadar iyiye gidebileceğimi, ne kadar iyi olabileceğimi ve kendi potansiyelimi yükseltmek isteyen bir futbolcuyum.
– Son olarak Beşiktaşlı taraftarlara söylemek istedikleriniz varsa eğer onları alabiliriz…
Wout Weghorst: Sürekli söylüyorum, onlar çok özel taraftar gruplarından biri. Avrupa’nın çoğu kulübünde bulunmayacak cinsten bir taraftar topluluğuna sahibiz. Bu sezon onlarla çok iyi zaman geçireceğiz, çok iyi işler yapmak istiyorum onlar için ve savaşacağım, mücadele edeceğim. Çok güzel zaferler kutlayacağız hep beraber, Beşiktaş taraftarlarına çok müteşekkirim.