Spor Toto Süper Lig ‘in 11. haftasında Fenerbahçe , sahasında Medipol Başakşehir ile karşı karşıya geldi.
ROSSİ’NİN TEK GOLÜ YETTİ
Ülker Stadyumu’nda oynanan mücadele uzun süre 0-0 eşitlikle geçilirken, 84. dakikada sahneye çıkan Diego Rossi Fenerbahçe’ye 1-0’lık galibiyeti getirdi.
Bu sonucun ardından Fenerbahçe, 23 puana yükseldi. Sarı-lacivertliler, ayrıca ligde liderliği aldı. Başakşehir ise 20 puanda kaldı. Ligin bir sonraki haftasında Fenerbahçe, İstanbulspor deplasmanına gidecek. Başakşehir ise sahasında Giresunspor’u ağırlayacak.
JESUS’TAN KADRODA TEK DEĞİŞİKLİK
Spor Toto Süper Lig’in 11. haftasında Medipol Başakşehir’i konuk eden Fenerbahçe’de teknik direktör Jorge Jesus, son oynadıkları MKE Ankaragücü maçına göre ilk 11’de tek değişikliğe gitti. Deneyimli teknik adam, Ülker Stadı’nda oynanan karşılaşmada MKE Ankaragücü maçında ilk 11’de değerlendirdiği Bright Osayi-Samuel’in yerine İsmail Yüksek’e şans verdi.
Medipol Başakşehir karşısında kalede yine Altay Bayındır’ı görevlendiren Jesus, savunma üçlüsünde Serdar Aziz, Gustavo Henrique ve Attila Szalai’yi oynattı. Kanatlarda Ferdi Kadıoğlu ile Lincoln Henrique’yi tercih eden 68 yaşındaki Portekizli teknik adam, orta sahada ise İsmail Yüksek ile Miguel Crespo’ya şans verdi. Bu oyuncuların önünde İrfan Can Kahveci’yi görevlendiren Jesus, gol yollarında ise Michy Batshuayi ile Enner Valencia’yı tercih etti. Fenerbahçe’de İrfan Can Eğribayat, Willian Arao, Ezgjan Alioski, Diego Rossi, Arda Güler, Bright Osayi-Samuel, Emre Mor, Miha Zajc, Joao Pedro ve Serdar Dursun ise yedek soyundu.
BELÖZOĞLU İLK KEZ KAYBETTİ
Emre Belözoğlu, hocalık kariyerindeki 50. sınavına yıllarca emek verdiği Fenerbahçe karşısında çıktı. Belözoğlu, Başakşehir’le birlikte ise 3 büyüklere karşı 7. maçında ilk mağlubiyetini dün Kanarya’dan aldı.
Sarı-lacivertli ekibin Başakşehir karşısında aldığı tek gollü galibiyeti spor yazarları köşe yazılarında değerlendirdi. İşte çok konuşulacak o yazılar;
ZOR VİRAJ DÖNÜLDÜ (FAİK ÇETİNER)
Fenerbahçe için Başakşehir maçı Kadıköy’deki en ciddi lig oyunlarından biriydi. Bir başka deyişle yaşlı kurt Jesus ile genç kurt Emre Belözoğlu’nun taktik savaşı idi. En çok gol atan Fenerbahçe ilk yarıda fazlaca pozisyona giremedi. En az gol yiyen Başakşehir de genelde oyunu geride kabul edip, 3’lü defanstan vazgeçmeyen, kanatları boş bırakan rakibini avlamaya çalıştı. Lincoln’un ofansif futbolu kadar defansif futbolu becerememesi, Fenerbahçe’nin sol kanadını sıkıntıya soktu. Başakşehir’in geriden başlayan, ayağa pas ve dengeli oyunu Fenerbahçe’nin önde baskı yapmasını da frenledi.
Alkışlar, Altay ve Ferdi’ye
Devre golsüz kapandığında hamleleri rakipten çok Jesus’tan bekledik. Ancak Portekizli hoca her zaman olduğu gibi hamlelerini sona sakladı. Maçta ikinci bölümde Fenerbahçe tempoyu biraz yükseltince rakip kale önünde gözükmeye başladı. Başakşehir’in başarılı alan savunmasını ve sıkışan oyunu çözmek için Jesus’un son 15 dakika hamleleri geldi Emre Mor, Pedro ve Rossi oyuna girdi. Bu geciken hamlelere rağmen Fenerbahçe, Rossi’nin nefis golüyle, Başakşehir duvarını yıktı ve zorlu virajı döndü. Fenerbahçe şampiyonluk yolunda şimdi daha iddialı ve umutlu. Maçın kahramanları mı? Alkışlar Ferdi Kadıoğlu ve Altay Bayındır’a…
YOĞUN BİR BASKI! (MEHMET DEMİRKOL)
Emre Belözoğlu, Fenerbahçe’nin oyun merkezini Deniz ve Berkay’la, sürekli bir pres yoğunluğuyla yordu. Biglia hem savunmasına iyi bir destek verebildi hem de oyun kurulumunda yalnız kalmadı. Ev sahibinin ön alan baskısını enine iyi yayılarak Hasan Ali ve Ömer’in de destek vermesiyle pas istasyonu sayısını artırarak kırmak istedi. Bunda büyük oranda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu yoğunluk, misal İsmail’in Deniz’in baskısı altında kalması gibi sebeplerle büyük bir mücadeleye de sahne oldu. Başakşehir için yolunda gitmeyen Fenerbahçe’nin hemen her rakibinin yaşadığı ofsayt krizi oldu. Kendi sezon ortalamalarını daha ilk yarıda ikiye katladılar.
Delicilikte eksik kaldılar
Okaka’ya uzun oynamak fena bir fikir değildi ama ona yaklaşma konusunda sorun yaşadılar. Fenerbahçe’de ise İrfan ve Valencia topu tutma konusunda iyi, delicilik konusunda eksik kaldılar. Ömer ve Hasan Ali’nin planı iyi uyguladıkları kesin. Sonra Jesus’un hamleleri geldi. Zorunluluk sebebiyle oyuna giren Arao oyunda bir derinlik yarattı ve merkezdeki Başakşehir üstünlüğüne son verdi. Rossi ve Emre ise driplingle rakibin planını zorladı. Pedro’nun da iyi bir pivot görevi gördüğünü söylemek lazım. Baskının hem yoğunluğu hem de şekli değişti. Tempo arttı. Ve Rossi’nin baskı sonrasında gelen güzel golü de işi çözdü
PENATI VERİLMELİYDİ! (DENİZ ÇOBAN)
Daha önceki yönettiği maçlarda da “Kural Kitabı” ile arasının hoş olmadığını göstermiş olan Zorbay Küçük, dün de bu inancımızı kuvvetlendirdi. Serdar Aziz’in ayakkabı değiştirdiği pozisyonda oyuna girmek istediği anlarda, oyuna girmesine izin vermeyerek kuralı yine ihlal etti. 22. dakikada yaşanan pozisyonda, Serdar oyun alanı dışındayken, Fenerbahçe neredeyse gol yiyecekti. Aslında kurala göre, beklemeden, oyun oynanıyor bile olsa Serdar’ı oyuna alması gerekirdi. 12. dakikada Ömer Ali’nın koluna temas eden topta Fenerbahçeliler penaltı beklediler. Bana göre bu pozisyonda penaltı verilmemesi daha doğruydu. Ağır çekim görüntüyü izlemek bence yanıltıcı. Normal çekimde, Ömer Ali’nin kolunun salınımı doğal. Top çok kısa mesafeden geliyor ve Ömer Ali’nin kolunun doğal pozisyonunun dışına çıktığını düşünmüyorum.
VAR müdahalesi gerektirmiyor
76. dakikada da Fenerbahçeliler, Henrique yerde kalınca penaltı beklediler. Hasan Ali pozisyonda çok masum değil. Topa hareketlenmeye çalışan rakibini çekerek durdurmaya çalışıyor. Ben penaltı verilse bu pozisyonda daha doğru bulurdum. Şunu da belirtmeliyim ki bu iki tartışmalı penaltı kararı da “sana göre, bana göre” pozisyonlar olduğu için hakem kararının destekleneceği ve VAR müdahalesi gerekmeyen pozisyonlardı.
HIZ VE CEZA! (SERKAN AKCAN)
Jesus’un oyunu; tempo, hız ve ceza üzerine kurulu. Rakip kim olursa olsun tempoyu her bölgede yüksek tutarak, oyunun ritmini hiç düşürmüyorlar. Bu oyun yüksek efor talep ediyor, elbette Jesus da futbolcularından bunu istiyor. Başakşehir’e karşı hücumun tıkandığını fark etmesine rağmen oyuna müdahale için 74’e kadar bekleyen Portekizli hoca, Rossi, Pedro, Emre Mor’u aynı anda sahaya sürerek senaryoyu değiştirmeyi yine başardı. Bu sayede Fenerbahçe oyun genetiğini tarif eden bir gol atarak maçı kazandı. Fenerbahçe’ye karşı başınıza gelecek en kötü şey çıkarken baskıda topu kaybetmek. Arao, Pedro, Emre ve Rossi girdikten sonra sahaya baskı için daha iyi yayılan Fenerbahçe, Başakşehir’i çıkarmamaya oynadı. Nitekim gol de böyle geldi. Kaleci Volkan’a dönen top uzun oyunda Arao tarafından kazanılıp Rossi’ye gelmesi ve Uruguaylı’nın kaleye şutu atması arasında sanırım 5 saniye bile yok. Tıpkı Ankaragücü maçında İrfan Can’ın attığı gibi. Jesus, topu kazandıktan sonra takımının ne yapacağını öylesine ezberletmiş ki, herkes gözü kapalı kaleye nasıl gideceğini biliyor.
Gelelim Fenerbahçe savunmasına. Sezon ortalaması 2 civarı olan Başakşehir’in sadece ilk yarıda 4 ofsayta düşmüş olması Fenerbahçe savunma çizgisinin ne kadar iyi çalıştığının bir göstergesiydi. Bunu iki türlü yapabilirsiniz; 1. Forvetler savunmaya yaklaşır 2. Stoperler forvete yaklaşır. Jesus’un takımında ikincisi var. Stoperler hücuma yaklaşarak oyunun boyunu kısaltıyorlar. Görünürde orta yayda konumlanan stoperlerin arkasında derin boşluklar var. Ama o boş alanları verimli kullanan takım pek çıkmıyor. Çünkü Fenerbahçeli futbolcuların pozisyon bilgileri ve fizik güçleri geri koşulardan önce topa ya da rakibe müdahaleyi sağlıyor. Sağlayamadığında, çizgide doğru duran savunma hattı rakibi ofsaytta bırakıyor.